Gittikçe daha çok yabancılaşıyorum kendime, caddeleri arşınlarken artık baktığım kaldırım taşlarının simetrisini düşünmüyorum. Sokakta top oynayan çocuklara karşı, gelip geçen araçların tehlikesini aklımdan geçirmiyorum. Önünden geçtiğim hastanede bugün doktorların ne kadar yorulduğunu, hemşirelerin ne kadar stres yaşadığını, ağır hastaların acısını... Enflasyonun ne durumda olduğunu, açlık sınırının ne kadar yukarı çıktığını, kâğıt toplayan çocukların çaresizliğini... Düşünmemeye doğru oluşan bu şartlanış beni bana uzaklaştıran en büyük yokuşa dönüşüyor. Kendimle ben arasındaki uçurumun açılan mesafesi, beni kendime karşı körleştiren bir duruma dönüşüyor. Sanırım ben de dönüşüyorum. Akıl sağlığımı korumak isterken. Çözülüp dağılan, parçalara ayrılıp yok oluşa giden, toprağa karışan bir ceset gibiyim. Bugünlerde kaç kadının canice katledildiğini haber veren kanalları, denize karışan pisliğin miktarını analiz eden programları izlemek bir kenara, televizyonu hiç açmıyorum. Kafam kumun altında rahat diyorum, ruhumun sıkışıklığını duyumsamaktan kaçıyorum. Okuyabildiğim kadar okuyor, hayal dünyamda geçmişi canlandırıp bugünü her gün atlıyorum. Tutunmak değil çabam, çünkü tutunmaya çalıştığım hiçbir dal tutunduğu yerden emin değil, ben de emin değilim. İçimdeki şüphe savaşları kan revan içinde bırakmışken dünyamı, barış sadece yüreğimi yakan bir poyraza dönüşmüş, yanıp yıkılmış şehirlerimde. İliklerime kadar beni sarsan, üst üste tekrar eden olayları kanıksamak korkusu belki de bu. Alışmaya tahammül edememek benimki. Ezik bir kişilik bozukluğundan da şüphe etmiyor değilim, yaşananlara karşı kendini güçsüz hissetmek. Tüm dünya; tüm insanlar, bütün ülkeler. Sınırlarına düşmanım halbuki ben sadece ülkelerin, ülkelere değil. Bir zamanlar merakımdan dolayı aşmak istediğim ülke sınırlarını, şimdilerde sadece kaçmak için aşmak istiyorum. Gözlerimin daha fazla görmesine, kulaklarımın daha fazla duymasına tahammül edemiyorum. Susmanın içime akıttığı yakıcı zehir beni işkenceden bitap düşmüş bir canlıya dönüştürdü. Canlı sadece, bir organizma, belki de canlı bile değilim. Bilmiyorum. Bilincim ya sadece bana yanılsamaları duyuran bir çelişki yumağı ise...