"Akıntının birinde aniden belirdi. İstediği bi şey yoktu. Ne bi kaç kelime edebilmek amacı ne de içten gelen bi sevgi. Öylece varolabilmek yanında. Sessizce bi o kadar usulca bir kavrayış hali. Yabancının teki değil elbet ama bi o kadar da tanıması olanaksız. Kısa siyah kıvırcık saçları, uzun beyaz elleri, iltihaplı kalınca bi ses. Kendi sesinden korkacasina dökülüyor ağzından kelimeler. Önemsiz sayıklamalar tabi bunlar. Bana bir trans halini hatırlatıyor tonlamaları hemde bir şiir kitabından. Belki rimbaud ama daha az duygulu olanı ya da bir dolanmaçta olan benim bu yüzden karşıdaki manzarayı bi tablo sanışım. Ve bende ressamın küçük fırçasından çıkan belli belirsiz küçük bir kadın. Yine de ilham veriyor gözleri. Etrafı sakince süzüşü ve alaylı gülüşü. Hoşuma gitmişmiydi? Başını ağırca kaldırıp hızla geri indirmesi. Bir kediye bakarken iç geçirmesi ya da takılıp kalması bi kitapçının vitrinine. Elbette bilemeyiz. Yine de ılık bi yaz akşamı birden belirip de geldiğinde tekrardan şiirlerden bahsetmek güzel olurdu. Ya da bi kaç kelime kazımak bedenimize. Yarından ve sonraki günden iletiyorum bize; birbirimizin yanında kayboluyor yalnızlığımız, birbirine karışan seslerimiz orkestranın en güzel tınısı. Fakat boşluk öyle büyük ve siyah ki öyle çaresiz ki buğulu gözleri. Bekleyiş böyle daha katlanılır daha sevimli."