Dışarıda harika bir hava varmışçasına neşeli mırıltılarla yanıma sokulan kedimin zorlamasıyla kabul ettim yeni bir günün başladığını. Sokak lambalarının bile aydınlatamadığı odanın içinde tek göz kapağımı açıp gördüğümdeki karanlık, değil sabahı, gecenin en koyu saatini müjdeler gibiydi. Kedimin ısrarcı çabası, guruldayan midemin de baskısı galip geldi ve bir hafta sonu gününü de erkenden başlatmayı başardım. Az uykunun enerjisi üzerimde, bütün bir hafta sırasını beklemiş ev işlerine karıştım. Saatler geçti, aydınlık görünmedi, dalgalı bir yağmur camları tıklatarak yağmaya devam etti. Sabahın enerjisi miskinliğe bıraktı yerini. Ve işte tam bu noktada bir karar verdim, günün ikinci kahvesini dışarıda içecektim. Bir hışımla hazırlandığımı gören kedim yanlış yaptığımı ima edercesine söylene söylene dolaştı etrafımda. Aldırmadım, sımsıkı giyinip kendimi dışarıya attım. Yağmurdan tertemiz olmuş ve sandığımdan daha ılık bir hava karşıladı beni. Yol boyu bulutlar bir azaldı, bir arttı; kimi zaman yağmur öyle şiddetlendi ki değil gökyüzü, iki metre ötesi görülemez oldu. Yine pes etmedim, yola devam ettim. Yağmurun hafiflediği bir anda sevdiğim kahve dükkanlarından birine rastlayıp kendimi içeri attım. Dumanı tüten acı kahveyi yanıma alıp tekrar yola koyuldum. Gittiğim yolun ilerisinde gördüklerim şaşkına uğrattı, bulutların bir kısmı aralanmış ve gün ışığı denizin üzerine kollarını uzatmıştı. Doğruca sahile yollandım. Elimde kahve, ayaklarımın altında yağmurdan süngere dönmüş kumlar, derin bir nefes aldım. Karşımdaki manzara eşsizdi. Fırtınanın öfkesini hala üzerinde hisseden deniz, dev dalgalarıyla kumsala çarpıp duruyordu. Ufkun bir tarafı kopkoyu karanlık bulutlarla kaplanmış, gökyüzü ve deniz tek bir renk halinde uzanırken, sağ tarafta etrafı turuncuya, mora boyayan bir kış güneşi kendini bulutların arasından göstermişti. Sol taraf korkuyu ve bilinmezliği, sağ taraf umudu ve neşeyi müjdeler gibiydi. İkisinin arasında ise tatlı bir renk geçişi ile huzur yerini aldı. Güneşin saatler sonra tam da batmak üzereyken çıkıp gelişi, bütün gün üzerimde gezen karanlığı bambaşka bir neşeye çevirdi. Yine tercihlerim, yine konfor alanından kaçış şekillendirdi günümü. Bir kahvenin peşine yollara düşmeseydim, kış güneşinin sarıp sarmalamasından yoksun, belki de daha neşesiz bir günü bitirecektim. Biraz kararlılık, biraz umut, biraz da yaşamaya ve hayata olan inancı yanıma aldım bugün ve sonuç gülümseme oldu.