Yansı;
su birikintilerine çarpan tablolar gibiydi üzerimize asla tam oturmayan,
iki dirhem bir çekirdek anlamaklar
muazzam üstü terslikte ve mükemmele yakın bir gökyüzünü barındırırdı her daim
baktıkça genişleyen, bütünün parça parça olan parçaları
tamdık bildiğimiz kadarıyla ama asla eksiksiz yaşamadık
hangi ucundan baksan hep aynı gelen zıt ve karşıtlıklarla dolu muammalar
küçük kurt kemirmeleri gibi akıl oyunlarımıza delikler açıldı
Kuşku;
su birikintilerinin derinliğinden başlamalı önce
sonra ölçebilmeli bakışın zararın hangi kavşaktan dönünce kara varacağını
kar ise aleme zincirlendiğin bedenin ve senden başkası olmayacaktı
asıl bu problem seni yeni bir kuşkuyla tanıştırdı
oysa sen, nasıl olmuştu da peyda olmuştun toprak ve su harmanı bir hamur içinden
geç bunları, düşünüldü, tartışıldı bir çıkar yol bulundu
insanoğlu suçu tanrıya attı.
içinden çıkılamadıkça tanrılaştı bahaneler
bu ondan. bu da ondan. evet, bu da ondan.
ki bir şair yazdığı şiirlerin büyüleyici mısralarında tanrının nefesinden izler olduğuna yemin etti.
nefesi olduğuna da yemin edebilirlerdi elbet
çünkü bunu tanrı bize söylemişti.
üflediği ruhun onun bir parçası olduğundan söz ederken.
insanoğlu tanrı olduğunu kabul etti mi? hâşâ...
biz yaratmakla mükellef olmadık
icat yapmalı ve icatlarımızın imkanları üzerine yorulmalıydık.
önemli bir mesele dünya gezenini milyarlarca tanrıyla ayakta tutabilmek.
bir tanrının bir tanrıyı yönetmesi önemli.
ilk önce tanrılık unutturulup insanlık onurlandırılacak.
o da kalmadığından heybemizde, bu bataklık bizi yutacak.
tanrının yapabileceği en güzel ve üstün tutulan şey bir insan yaratmak.
o da yaratamadığından, insanı insan yutacak.
anneler yaratmaz onlar bu insanları doğuracak.
anneler, taşa sarılacak, evlat kokusunu yarı çıplak dağların etek altında arayacak.
Biat;
terin tuz tadını ilk dudak üstümün neminden aldığımda ağlamışım
yüzüme kimin tuz döktüğünü sorgularken
ağzıma giren yaşların tuzu karışınca damağıma, gözümü saran yangı tuzlanmış et gibi ıslattı bedenimi
içimde bile tuz...
yakıcı, yakan, ama dağlayan.
tuz önemli su da öyle
ve ekmek, su, tuz ve undan oluşan bir katık
insanın ise toprak ve sudan yaratıldığından bahsediliyor
ben buna tuzu da ekliyorum izninizle.
öyle, öyle katık olamadık unumuza çamur karıştığından
bedenleştik suya tuz serpildiğinde.
sarsılmaz kuşkularına aradığını koy cebine, geçersizleşti sorgular
bak herkes eğlencesinde karış aralarına, ayakların henüz basarken yere
sıyır at bedenini yakan tuzlu eşyayı çırılçıplak etinle karış
ne gözyaşın aksın ne terin yaksın kızgın güneş altında canını
onun silahı ise nefesin, teslim ol kargaşaya
çünkü; ya cehennem varsa.
ve o, odun niyetine çocuklarını yakan bir cadıysa?
Kaçış;
korkma, sessiz ol, biattan önce son çıkış ilerideki kavşaktan yansıyor suya bıraktığın kızgın kuşkulara.
Sinem T. Ç.
2021-08-05T22:32:38+03:00Teşekkür ederim 🙏
Jean Valjean
2021-08-05T22:20:15+03:00Yoğun ve güzel bir şiir olmuş. Tebrik ederim.