Kalmadı, bitti, tükendi...

Bende umuda dair ne yazacak birkaç cümle,

Ne kuracak birkaç hayal,

Ne de umut için yaşayacak birkaç heves.


Tekrar belirtiyorum kalmadı, bitti, tükendi...

Yanlış anlaşılmasın

Ne ertelendi ne de tarihi geçti,

Kaldı her şey kursağımda.


Kandırmışım kendimi

Bunca saat,

Bunca gün,

Bunca hafta,

Bunca ay.

Bu şehirde kalabalıklaşmış yalnız insanlarla!


Kulaktan kulağa fısıldamakla

Veyahut çıkıp yüzlerce mahlukatın karşısına,

Ya da aklını kaçırmakla,

Veya satarak ruhunu zararına

Aşık olunmaz, bunu anla.


Üzüldüm, üzüldüm, üzüldüm,

Deyip durma!

Üzüldün de ölmedin ya!


Sabahları,öğlenleri,

İkindileri, geceleri,

Günün herhangi bir vakti,

Seni düşünmek için fazlasıyla kafi.


Oluru, olmazı, gideri,

Aşağısı, yukarısı, kenarı, köşesi,

Yok artık bu işin.

Zira girdi içine gurur,

Onun önüneyse kırılmışlık.


Hop, dur orada!

İçtiğim şaraptan değil sarhoşluğum.

İçimdeki yıllanmış kırılmışlığın kafası bu.


Hop, orada dur!

Senden değil güzel oluşun,

Bu da benim sana bakışımdan ötürü.


Aksi halde

Değil gözlerin güzel,

Değil dudakların sarhoş edici,

Değil yüzün şiirvari.


Anla ben sana güzel baktım diye öylesin,

Ben sarhoş olmak istedim diye dudakların mey gibi,

Bir anlam aradım diye gözlerin ışıklı,

Ben sana yazıldım diye çehren şiir gibi.


Haşa, tövbe, ben şirk koşmam Tanrı’ya,

Var ama senin de kendine has bir havan.

Böldüm sözlerini iki yarıya

Biri talan, öbürü de mutlaka yalan.


04:01

18 Kasım 2021