Tuttuğum her parçanın elimde kalmasından yoruldum. Bitirdiklerimi tek nefeste yıkmalarından, korktuğum her şeyin başıma gelmesinden, her şeyden korkmaktan... Ve en çok da bunca şeye, aslını bilmeme rağmen, inanmaktan. Aklanacak bir tarafım olmadığını biliyorum. Beni anlamakla kimsenin eline bir şey geçmeyecek. Belki de benim haberim yoktur aslında anlaşıldığımdan. Onların mı haberi yok benden? Habersiz mi yaşıyoruz acaba birbirimizden? Kafamdaki tüm bu sorularla cebelleşiyorken balıkları izlemeye koyuldum. Camın arkasından kendimce onlarla oynarken onlar da buna karşılık tepki veriyordu, yani ben veriyorlar sanıyordum. Bir müddet böyle devam ettikten sonra suyunu değiştirmek üzere kaldırdım akvaryumun kapağını. Meğerse içeride ayna varmış ve onların gördükleri de yine kendilerinden ibaretmiş. Benden habersiz öylece kendilerini izliyorlarmış, aslında ben hiç orada olmamışım ki. Sanırım bu bana harika bir cevaptı. Bazı cevaplar her ne kadar gözümüze sokulmak istense de bir balık olmak daha kolayımıza kaçıyor bazen.