Ben en çok zifiri karanlık geceleri sevdim;


Ne zaman ışıklar sönse ve yıldızlarda soluk ışıkları ile bulutların arkasına saklansa içimden bir ürperti gelip geçerdi. Sonrasında derin bir sessizlik kaplardı bütün benliğimi.


Bilirsin, ne mezarlıklardan ne de karanlıklardan korkardım ben. Hiç bir aynanın gösteremeyeceği yüzümü çok daha net görürdüm karanlıklarda. Hayal gücüm başıma dert olacak kadar şaha kalkar ve hiç görmediğim bir aynayı tutardım içimin karanlıklarına. Sessizlik eşlik ederdi bana ve içimin karanlıklarında yolumu şaşırmadan, ürkmeden, korkmadan hiç bir engele çarpmadan ilerlerdim.


Kendi içime dokuna bilirdim zifiri karanlıklarda. Unuttuğum, görmeye kalktığım, görmezden geldiğim, korktuğum karanlık yanlarımın üstüne yürürdüm o gecelerde. Ne karanlıktan korkardım nede içimdeki karanlıklardan zifiri karanlık gecelerde.


Onun için en çok zifiri karanlıkları sevdim ben çocuk kollarımla kendimi sardığım yalnızlıklarımda...