alelade bir çakıl taşından farkım ne benim?
her gün binlerce insanın umursuzca üstünden geçtiği,
kanadı çürümüş, kaldırımda yatan serçeyim.
davetli olmadığım bir düğünde oturur gibi kaldım dünyada.
geçerken, kaptanın uğradığı adaya bıraktığı bir izmarit,
sıkılgan bir askerin koca bir ağaç gövdesine attığı şafak ya da.
yalnız rüyalarda sarılıyor bana heyecanlandığım kadınlar
ve ne vakit öpmeye kalksam içlerinden birini
ışıkları yakıyorlar telaşla, uyan, film bitti!
unutulmuş bir kiraz çarpıyor gözlerime toplanmış ağaçta,
rüzgar bir balonu götürüyor uzaklara, adım adım
ayaklarım kitapçılara uğruyor eve dönerken
girdiğim her kitapçıda kulaklarımda aynı ses:
şiir reyonları kadar yalnızım.