Sana geldim sevgilim,

Savrulan saçların alıp götürdü yalnızlığımı.

Kavrasam belini yeniden, güçlü olurdum bilirim.

Fakat anlamıyorum ve anlatamıyorum bu derin tutkuyu.

Baksan gözlerime tekrar. Bir baksan ikinin hatırı kalsa.

Savrulan duygularımın yarattığı karışıklığı çözmeye

fırsatım bile olmadı.

Daha yeteri kadar söyleyememişken sana aşk sözcüklerini,

Bahsedememişken papatyaların özgürlük kokmasından ki;

bilirim,

Senin kokunun yanında hiçbir kokunun esamesi

okunmazdı.

Tarifi zor ve kor olan bu sensizlik duygusu kahretti beni

ufak ufak.

Saate ne zaman baksam sana sonsuz var.

Sen tarafından bahşedilen en boktan duygu bu yalnızlık.

Bilmem yaşım kaçta dursun da akmasın zaman.

Şarkılarda bulduğum sen,

Haberin yok ama sevişiyoruz her gece,

O en güzide şarkının önce başında sonra nakaratında.

Saate aldırmadan yaktığım her sigaranın dumanında bir parça hüzün bir buket yüzün canlanıyor.

Birbiri ardına yıkılan hayallerin yarattığı boşlukları yeni

hayal kırıklıklarıyla dolduruyorum.

Bir of çeksem duyar mısın sevgilim?

Ciğerlerim kül olup bitmişken ve kalbim ayazdayken,

Her seni bulma çabam nasıl oluyor da başa sarıyor

anlayamıyorum.

Sana açılan her kıyım nasıl da kapanır bir bir,

Nasıl kayyum atanır duygulara,

İflas bayrağı nasıl çekilir aşka sevgilim.

Yine de anlatamıyorum bu derin tutkuyu.

Gözlerine bakarken parlayan gözlerim vardı,

Dudaklarından dökülecek her kelimeye bir ilahilik

atfederdim.

Artık hiçbir şeyin önemi kalmadı.

Sen gittin ay tutuldu, arttı kalabalıklar.

Sessizlikler çığlık oldu sel oldu, aktı ömrümün baharına

da,

Bir tohum yeşermedi kalbimde.

Yalnızlıklar ülkesinin en güzide vatandaşıyım. Sana sözüm

olsun, ölümün kıyısında adını son kez haykıracağım.