Geçmişimi ararken kaybolduğum ve hissizleştiğim bu labirentte aslında hiçbir şey göründüğü gibi değildi. Duyulardan çok ses vardı yanımda ve aklımda. Lakin bu sesler bir seda olmaktan çıkmakla kalmamış, aynı zamanda acımasız ve kişileşmiş varlıklara dönüşmüştü. Kayboluşumun onlarca sebeplerinden biri de buydu, kendi sesimi kaybetmiştim... Boynumun halatla kırılma ihtiyacını düşünecek bir sesim bile yoktu artık. Belki de bu düşünce benim hem düşüşüm hem de kurtuluşum olmuştu. Fakat şimdi onun, ciğerlerimin havayla dolduğu ilk andan bu yana benimle büyüyen bu düşüncenin yokluğunda, tam şu anda tüm sesleri susturup cümleler yazan kişinin kim olduğunu bile bilmiyorum...