Sana ıssız bir gece vaktinde sarıldım
Ve kollarım sıcaklığında kanat oldu
Bedenimi taşıyarak götürmek istedi beni
Issızlığın ortalarında bir yerlere
Benim çıkmak istediğim o yolda
Seni bekledim her zaman
Sen gelmedin
Ruhuma sigaranı üflediğin son duman yığını
İle yok oldu işte hayatım
Değer biçtiğim bir kaç duygu
Ve benim kafamda bir tümör gibi büyüyen
Sen
Yalnız kaldığım bu zamanlarda düşünüyorum
Mutlaka senin de betimlediğin bir yalnızlığın vardır
Ve bu yalnızlık kesinlikle bir hatalarla hayat bulmuş olmalı
Tıpkı benim sana yaptığım hatalar
Ve o hatalardan doğan sonsuz yalnızlık öyküm gibi
Yalnızlığa doğru koşup
Senden her geçen gün uzaklaştığımı hissettiğim o an
Bu yalnızlığın hayat bulma anlarını çok düşündüm
Hatalarla hayat bulmuş yalnızlığım
Seni her sözcüklere sığdıramadığımda öfkelenmişim
Ve öfke kusmuşuz birbirimize
Yıkılmış
Toz duman içinde kalmış bir kent
Sonra da mutsuzluk ile sevişmişiz
İkimiz de aynı mutsuzlukla aldatmışız birbirimizi
Ben seni tekrardan sözcüklere sığdıramamışım
Ve mutsuzluktan kıskanmışım seni
Böylece tekrardan öfkeyle çıkmış ağzımdan sözcükler
Ve yine yalnızlığa itmişim kendimi
Bu yalnızlığa gitme cesaretini ise
Kollarımı sardığım gövdende bulmuşum
Hızlıca geçivermiş biz ile başlayan bir serüven
Bunları söylüyor beynimin anlayamadığım bir noktası bana
Saati olmayan yalnızlık günlerinde
Böylelikle geçmişe gidiyorum
Zamansızlıkla yüzleşiyorum
Kendime baktıkça
Kendimle kavga etmeye başladım
Yalnızlık günlerinde
Sana dair aklıma yüzüme üflediğin duman
Ve ondan önce
Defalarca yüzüme bastırdığın dudak takılıyor
Zaman bu iki zıt noktada
Aynı anda sabitleniyor
Ve tekrardan kendimden başka kimseyi bulamıyorum
Koskoca bir dünyada
Günden güne öldüğümün farkına varıyorum
Kendimle kaldığım yalnızlık günlerinde