Son şarkı her şeyi değiştirebilir bazen.

Son sigara ya da son kelime. 

Değişim sonla başlar, yabancı insanların tanıdık cehennemlerinde.

Hikaye nasıl başlarsa başlasın, her zaman nasıl bittiğini hatırlayacaksın.

Sonla başlar tüm başlangıçlar.

Ölümü bir anlığına alt edebilirsin.

Bir sene daha geriye gidebilsen, dokunabilirdin geçmişe.

Bir adım daha atabilsen, mutlu olabilirdin.

Bir saniye daha mutlu olsan, ölümsüz olabilirdin.


Öte yandan; boşluğa bakıyorsun, buna ihtiyacın var.

Boşluk, gitme fikrini canlandırıyor.

Söylenecek kelimeler tükendiğinde, hastalıklı sorular cevapsızlaştığında ve işaretler yabancılaştığında, her şeyi bırakıp gitmek zorunda kalırsın.

Kimi kararlar vardır, boşluğa bakmak gibi, kilometrelerce gitmeyi gerektirir; en çokta kendinden.

Yeni bir ‘ben’ bulmak için bazen 12 ay geceyi yaşar ömrün.


Kendi dünyası dışında yaşayabileceği bir dünyası olmayanların şarkılarıyla dolusun.

Yarım kalmış bir düş gibi önünden geçip gidiyor yazgın…


Her şey ısrarla hiç bir şeye dönüşüyor, ısrar olmayınca da rayına oturmuyor bir şeyler.

Yaşlanarak ölmek sıkıcı bi intihar biçimi değil mi?

Kozmosun bahşettiği en tuhaf spoiler. 


Hayatın depozitosu yok.

Tüm hayatın boyunca yanlış şarkıları dinlediğini düşünsene?

Dünyayı bir geceliğine yok edebilirsin.


Sartre, ‘sevmek, sevilme projesidir’ diyor.

Bence Sartre yanılıyor bazen. Sartre bile yanılabiliyor.

Bence Sartre esnaf olsaydı hiç sevilmezdi.


Bir şeylerin değişmesinden korkuyorum.

Bir şeylerin değişmemesinden de korkuyorum. 

Korku salgın bir hastalık gibi. 


Şimdiyi anlamak için geleceğe gidip, geçmişi dinlemek gerekiyor.

Kimse kimseyi anlayışlı bir şekilde anlamıyor ama ben anlıyorum.

‘Kalbini aç, eve dönüyorum’ demesini istediğimiz, demek istediğimiz insanlar var ama hiç bir zaman davet mektubu gelmeyecek, anlıyorum.

Günüm sokaktaki taşları tekmelemekle geçiyor. 


Geçmiş, geleceğe taşıdığım en ağır yük.

Muhtemelen senin de her günün kendini ikna etmekle geçiyor. 


Geçmişinden sekip, geleceğine çarpıyor hayat.

Kaçıyor, yaşlanıyor, yeni cümleler kuruyor.

Bir yandan içine çekip, bir yandan öldürmek istiyor. 

Evini bile bulamayacağın kadar sarhoşluğa karışan her düş, soğuk bir geceyle var olup boş bir sokakla yok oluyor.



“Yalnızlık, ömür boyu…”