Bir yandan kendimi bulmuş, bir yandan ise tamamen kaybetmiş gibi hissediyorum. Bu karanlık yolun sonu, yeni bir karanlık mıydı? Yoksa incinmekten bitkin düşen ruhum, artık aradığı aydınlığı bulabilecek miydi?Hayatımda yaptığım, bu yıllar boyu sürecek olan yalnızlık devrimi, bir gün kalabalıklara karışma ihtiyacı hissederek mi son bulacaktı? Cevabını bilmediğim soru işaretleri ile boğuluyordum. Onlardan biri gibi davranmak yerine dört duvarın tanıklık ettiği bir yalnızlığı benimsemek, sancılarla dolu geçen zamanları unutup aydınlığa çıkmasını beklediğim bir yolculuğa dönüşmüştü. Evet, insanlar, benim karanlıkta olduğum hissine kapılmama neden oluyordu. Sanki onlarla konuşurken boğazıma sımsıkı sarılmış iki el, onların istediklerini konuşmamı bekleyerek bana baskı yapıyordu. Yalnız kaldığım zamanlarda ise özgürce nefes alabildiğimi hissediyordum.