Bu gece ölebilirim...

Belki de ölmeliyim. 

Aksi takdirde kalmayabilir;

Başımda saç,

Yüreğimde umut,

Ciğerimde kararmamış tek nokta.


Bu gece ölmeliyim,

Ölürsem bilebilirim,

Gerçekten olmadığını,

Varlığının gerekliliğini:

Lanet olası ruhum.


Yaşlar dolabilir,

Hiç içine dalınmamış gözlerime.

Ve söküp alabilirsiniz,

İkinci el bile değil bu yürek,

Çünkü sevilmemiş bir kere bile!


Başım göğe erebilir,

Bana ait her şeyi benden, kendinize aldığınızda.

Lakin vermeniz gerekir,

Aldıklarınızın bin kat yerine,

Bütün kötülüklerinizi.


Melankoli değil bu,

Zehirli kuyudan içtiğim bir yudum su.

Hak ettiğim halde hayatımın ön görümünü, 

İzlemedim film şeridinde. 


Bu gece yazabilirim, 

Bütün veda mektuplarını, 

İntihar tiratlarını, 

Kayıp iltifatlarını, 

Falanlarını, filanlarını, 

Ya da ömrümün hepsinin birden nasıl yakıldığını. 


Susmalı ama nihai biçimde susmalı,

Deli Gönül.

Yoksa yakar kendinden başka her canı.


Belki de yanmalı,

Lakin anlatılmamalı,

Birkaç sayfa kağıda.

Belki saklanmalı,

Ama sığdırılmamalı kalbin içindeki bir odacığa!


Dolmalı, durmaksızın bir şekilde kan dolmalı,

Hem damarlarıma, hem de yarama.

Velev ki dolarsa, kapanmaz yara,

Tıpkı hemofili gibi, kanar durur yaralarım,

Ve ben illaki kan içinde kalırım.


İşte bu yüzden bıraktı,

Beden dediğim kutu yaşamayı,

Bu yüzden durdu kalp,

Çünkü ruhum gibi yorulmuştu ikisi de,

Kapanmayacak bir yarayı yamamayı.