Yangınlardan geçtim bir gece vakti

Üzerimde beni esintisinden koruyacak bir örtü vardı rüzgarın

Tepemde göçmen kavimlerin kuşları

Dumanıyla savaşıyorlardı yangının

Bir bahar günü bu özgürlük kuşları nasıl savaşır ki yangınla

Ya korkusuzlar onlar ya da nedensiz


İnsanlar kuşlar yaratırlar demişti bir bilge

Öyleyse savaşırken kuşlar gökyüzünde

İnsanların yangından bu korkusu ne için?

Ne için yarattığı kuşlardan yardım istemez insan

Kibir midir yoksa korkularının çaresizliği?


Yangından kaçışırken bencil insanoğlu

Ben kuşlar kadar korkusuzdum ya da

Korkmak için kuşlar kadar nedensiz

Gezerken dağlarında tanrının, bir derviş misali

Dağından yamacına bir bahar türküsü geldi kulaklarıma

Dumandan buğulanmış seslerle

Tırmaladı azgınca işitme yetimi

Haz duyduğumu hissettim bu sesle

Haz ki yangından kaçan insanları unutturdu bana

Ve anladım çok geçmeden bunun şeytanın bir oyunu olduğunu

Beni iş birliğine çağıran şeytanı gördüm

Engellemeye çalışan beni

Kargaşadaki insanlara yöneldim sonra sesin geldiği yerden kaçıp

Yangından çaresizce kaçan insancıklara


O insancıklar ki tutkularının esirleri

Ancak benim iradem yıldıracaktır onları

O zalim sevgilerinden ve

Altında yatan o hoyrat gülüşlerinden


Gezerken yine yangının alacakaranlığında

Zihnimin ışığıyla aydınlatırken onların önlerini

Gönlümle gördüm içlerindeki aşkı ve kini


Yine gönül gözümle bakarken tanrının dağından yamacına

Butün zıtlıkların boyun eğdiklerini gördüm birbirlerine

Bütünleştiklerini, bu zalimin yangınında


Hani ölümsüz diyorlardı ya ruhlara

Az önce bir tanesinin kolumdan süzülüp gittiğini gördüm

Kıskandıkları o tanrının sonsuzluğuna

Ve artık küçümseyemediklerini gördüm

Bedenin altında kavgasını bekleyen

Kilitlerinden sıyrılmayı bekleyen

Sonsuz dedikleri o ruhu


Zihnimden kaçtığını gördüm aceleyle

Çocukluğumda aklımı kemiren o çaresizlik çelişkisinin


Tanrı evinden güller topladığını gördüm

Dağlarından inip tanrının Zerdüştünün


Kutsal evlerinden yalan ayinlerinin balonlar içinde fırladığını gördüm

İnsanların kalplerinden çıkan sahtekar naralarını gördüm

O naraların balonları olanca gücüyle patlattıklarını


Belirsizlik meltemlerinin bulutlardan göğe yükseldiğini gördüm

Ve yine o yangında en çetin duygularından bile arındıklarını gördüm ilahlarının

Kendilerine ilah yaratanların


En delilerinin en zenginlerden kopardıkları sevgiyi mahmuzlanışını gördüm

Sonra merhametten beslenen yüceler yücesi alçakları gördüm

Sevmek nedir bilmeyenleri ama sevgiden beslenenleri

Beslenenlerin ulusunu, efendilerini korumak için yangına set olurken gördüm


Kurtarıcıları gördüm, yalnızları

Efendilerini yangına attıklarını gördüm yalnızların

Yalvarıyordu, merhamet dileniyordu onlardan

Bilmiyordu efendileri; merhametin küçüklerin oyuncağı olduğunu

Merhamet etmediler efendilerine

Yalnızların büyüklüklerini gördüm böylece

Sonra kimsesizlere selam verdiklerini

Kimsesizlerin insancıklarla kargaşasını gördüm

Kavgaya yangından daha yakın olduklarını

Özgürlüklerini almak için çok geç kaldıklarını gördüm kimsesizlerin

Eriyip gittiklerini insancıkların arasında

Ardından yalnızlar ulusunu yükselirken gördüm göğe doğru

Yükselirken şarkı söylüyorlardı birlikte

Gözleri kapalıydı, titreyen dudaklarını gördüm

Bulutlardan geçerken gözlerinden göğe ışık saçtıklarını gördüm

Bilgelik ışıklarını, esaretinden kurtulmuş korkusuzluklarının şimşeklerini

Kendilerine olan sevgilerini gördüm yalnızların

Bencilliklerini, yaratılan bütün erdemlerden sıyrılışlarını

Kendi erdemlerini yaratışlarını gördüm


Daha aşağıya baktım sonra, mağaralar içinde ermişleri gördüm

Ermişlerin benim rüyalarımı içtiklerini, benim sözlerimle beslendiklerini

Beslendikçe dirildiklerini, büyüdüklerini, güçlendiklerini

Sonra onların Ateş Tanrılarına tapındıklarını

Ona şükrettiklerini, yalvardıklarını

Ondan yangını harlamak için dilendiklerini gördüm

Ateş Tanrısının onları alayla dinlediğini

Mağaranın önündeki ateş köpeğini yangına saldığını gördüm

Sonra dua edenleri yılan ölümüyle ödüllendirdiğini

Ve böylece ermişlerin tanrılaştığını gördüm

Tanrılaştıkça hantallaştıklarını

Merhametlerinin onları yiyip kemirdiğini gördüm

Onların tanrılaştıkça acizleştiklerini gördüm


Bir mahkeme arenası gördüm sonra

İki büyük denizin arasındaki yüce Olimpos Dağı'nda

Yargılama devam ediyor hâlâ

Yangını çıkaran idam mahkumu savunmasını yapıyor;

Kızgınlık değildir diyor insanları öldüren

Benim kızgınlığım masumdur

Onları öldüren gülmektir acılarına, alay etmektir yaralarıyla

Beni öldüren adaletiniz değil acımanızdır bana

Merhametinizdir beni öldüren

Alay etmenizdir, gülmenizdir kapanmamış yaralarıma

Bir mahkeme gördüm, savunmasını yaparken idam mahkumunun ayağına pranga vuruyorlardı hâlâ

Gördüm, görürken işittim sessiz çığlıklarını

İnsancıkların


O vahşi yangından geçerken ben kahramanlar yarattım

Ve o kahramanların acıyı omuzlanışını gördüm.