Soylu sokakların ağır konukseverliğine

yaş almış tren istasyonları akrabalık ediyor

gözlük üstünden bakışların madrigalleri

bir kedi köpek kıvrılışındaki sakinlikle

kilit vurulu dükkanların

kalender yaygarasına karışıp

fener yolu hikayelerinde elime avucuma dökülüyor


uçuveren aynalı pasajlar

sarı altın tepsilerde ikramlıklar sunarken

kaç adım attığımı hesap etmeden

daha çok dik durmakla ilgileniyorum

ve yoluma devam etmekle...


indirmiyor basamaklarından

üzerine kent bulaşmış merdivenler

şehrin tenhalığının nezaretinde

raylar üzerinde akanlardan

uzun yolculuklara özeniyorum


geldiğim gibi dönüşlerimi

planlarım gibi bıkışlarımı

tek başımayken, kavuşmalarımı özlüyorum

erteleyişlerimin çift dikişinde...