Uğultuların arasına karışmış fısıltısıyla
Durmadan anlatıyordu anı satıcısı
Konuk olduğu hayatların hikâyesini.
Onlar çok muydu yoksa yok muydu
Anlamadım
Bir yerlerden fırlıyordu gövdeleri
Kimileri kalem kavgasındaydı tumturaklı sözlerle
Kimileri san sıfatı peşindeydi ağlamaklı gözlerle
Bazıları ise ilmek dokurdu hasarlı kalplere
Sonra hep bir ağızdan şöyle derlerdi
''Evrenin akıntısında bir yaprak gibiyim.''
Bir yaprak!
Denizkızı dökülen inci tanelerini saklardı siyah poşette
İşte bu ruhunu kaybettiğinin, insan olduğunun göstergesiydi.
Ruhunun morluklarıyla güzeldi oysa,
İnsan kavramını ululaştıranların aksine.
Sonra dönüp şöyle dedi
''Evrenin akıntısında bir yaprak gibiydim.''
Bir yaprak!
Şimdi kurudu o yaprak.
Bu bir şiir miydi?
Yoksa bir hayat hikâyesi mi?
Sahi şiir neydi?