Hayatta gizlenemeyen, alenen, resmen ortada olan muhtemel gerçekler varmış. Yetişkin olmak böyle bir şey sanırım, sahip olduğun olumlu ya da olumsuz olan her şeye göğüs germek… Büyürken oluşan sancılara katlanırken yüzlere söylemeye alışmış bulmak kendini. Halbuki ben bendim. Sahi kim eksik ya da kim mükemmel ki yaşadıklarında? Baş etmeye çalışırken kullanılan yara bandı değil mi çoğu insan, çoğu yol? Ve anladım ki tanıdıklar bile bu sonsuz yargı denizinde bir dalga, en çok kıyıya çarpan... Ben diyorsun, ben böyle yapamazdım, nasıl da mış gibi yaptım hissiz konuşmalara; zalimlerin sözlerine, acımasız bakışlara, eleştiren(!) insanlara, samimiyetsiz duygulara, farazi hayallere, muhtemel sonlardaki kadınlara ve erkeklere... Belki ben de artık o yargı denizindenimdir. Hepsini gördün de... Ah şu düzene ters düşme korkusu bir bıraksa peşimi... Dilime pelesenk olmuş onay kalıpları bir düşse… Saçılsa tüm öfke dilimden boğazımdan kusarcasına. O zaman geçer mi bu sahtelik? Yetişkin olmak yara bantları gibi sahi, yaraları gizlemeye çalışır hiç olmamış gibi, hisleri gizler yok(muş) gibi... Lakin her şey yerli yerinde. Özde...