Yara bandının neden iki tarafında yapışkan vardır ve ortasında yumuşak, pamuk gibi bir şeyle iki yapışkanlı yer birbirine bağlanır? Çoğunuz fark etmediniz bile bu zamana kadar değil mi?

Ne amaçla yapıldığını mı konuşacağız? Tabii ki de hayır.

Ondan nasıl ders çıkaracağımızı ele alacağız aslında, çok zorlamadan hareket edeceğiz. Size sadece bildiklerinizi ve fark etmediklerinizi göstermeye çalışacağım.

Aklıma gelmişken size şunu da sorayım: Bant da bir yapışkan ama yara bandından farkı ne? İkisini de bir şeyleri yapıştırmak, kapatmak için kullanmaz mıyız?

Şimdi diyeceksiniz ki yara bandı sadece küçük yaraları kapatmak için kullanılan küçük bir alet.

Ama hangi yönden baktığınızı düşünmeden onu dile getireceksiniz.

Damlaya damlaya göl olur diyen atalarımız sadece küçük şeyleri biriktirerek daha büyüklerini mi elde edeceğimiz için bu sözü söylemiştir acaba?

Yaralarımızı en küçüğünden ve en küçük aletlerle kapatmaya bir yerden başlarsak, en sonundaki en büyük yaramıza geldiğimizde o kadar yaradan tecrübe kazandığımız için, en sonundaki en büyük yaramız en başta küçüğü seçerek başladığımız yaradan bile daha fazla küçülerek kaybolup gider.

Anladınız mı şimdi damlaya damlaya neden göl olduğunu?

Kendi tarafınızdan değil de objektif olarak baktığımızda daha farklı yerlerin, daha farklı düşüncelerin arkasında saklı olanları görebiliriz.

Görmek gerçekten bu kadar kolay mı? Sizce? Siz cevap verin ama aynaya bakarak.

Küçük olanları büyük, büyük olanları küçük görmekten bahsetmiyoruz bunu karıştırmamak gerekir.

Her zaman bize gösterilen dağı görürüz ama arkasında veya o dağın önünde olanlar hakkında bir fikrimiz olmaz. Bu da görmeyi bilmediğimiz içindir.

Görmeyi öğrendiğimiz zaman hayatımıza katacağımız değerler, düşünceler her zaman fark yaratır hayatımızda.

Fark katılmış hayatın tadına bakmayı mı tercih edersiniz? Yoksa yerinizde sayarak ot gibi yaşamayı mı?

Uzun zaman önce bana sorsaydınız: Yerimde saymak bana zevk veriyor, içimdekilerle uğraşmaktan dışarı çıkmayı düşünmem derdim.

Ama şimdi sorduğunuzda her zaman kendime farklı tatları katmayı, her yerden başka şeyler kazanmak için çabalamayı tercih ederim ve tercihimle de yaşıyorum.

Farklı tatlar arayacağım diye de kimsenin gönlünü de kırmamayı bilmemiz gerekir. Oyun değildir çünkü bu.

Kendine bir şeyler katacağım diye de başkalarının hayatlarına zarar vermek yerine kendimize kattığımızı ona da sunmalıyız. Belki baktığımız, görünen dağdaki bazı şeyleri biz değil de başkası dediğimiz insanlar görerek bize katarlar.