Sessizliğe hüküm giymiş bir gece
Oturduk ayın altında.
Bırak beni dedi, elimi bırak.
Ağzını birkaç dikişle dikmişler
Ama gözleri hâlâ konuşuyor benimle
Anlıyorum da...
Bırak beni dedi, elimi bırak.
Ben dertle yanıyorum içimde
Mecalim kalmadı dedi kuyudan şu taşıyan gözleri, kalmadı.
Oturduğumuz yerden doğruldu
İnce dalları andıran parmakları, son kez
Elimi okşayarak yavaşça çekildi rıhtıma.
Ama anlamalıydım saksağanın ötüşünden gideceğini
Anlamalıydım kederli olduğunu
o kuruyan dal parçası parmaklarından
Ki yaprağını dökmüştü elime
Bir sızı, kâğıt kesiği gibi kesti yüzümü.
Rüzgâr esmiyor artık tenime
Sessizliğin müebbet yediği bir gece
Oturdum ayın altında.
Gözlerini mühürlemişler şimdi de
Demiri dövdükleri ateşle
Artık anlayamıyorum onu
Beni de körelttiler
Şimdi o güneş doğmaz bir yerde
Belki bir meşe veyahut bir salkım ağacının altında yas tutuyor bize
Birbirimizden uzak yaslandığımız
Bir yas hürmetine nefes alışımız.
Şimdi o yaranın aynısı içimde
O alevin harında yanıyoruz ikimiz de
Bırakma dedim kendime, bırakma.
Yara kanar, kanar ve tekrar kanar
Soyarsın yine kanar.
Ama soydukça kabuk da bağlar.
Yara usanmaz.
İz bırakır.
Sevcan esen
2020-10-14T15:48:51+03:00Yorumunuz için teşekkür ederim özcan bey 🌼