İşlek ellerinle ürkek gözlerinin edası
İnsanın içine içine bakan ertesi günün telaşınla
Dünya bize çoktan dar oldu
Seninle bir derdim kalmadı
Kördü tüm sızılar
Hepsini yokuş aşağı fırlatacak gibi bir iz lazımdı
Bize bir giz lazımdı
Kes bu içimdeki ağacı baltanı benden sakınma
Sen yaralı bir bahçıvansın
Canın çıkıyor ama çıkmıyor sesin
Düşüp durduğun o sert zemin
Elbet yumuşayacak
Elbet ısınacak dağların karını kendine bağlamış yamaçları
Buda ve yeniden sürsün başka dalların
Bendekini nolursun kökünden
Nasıl diyeyim
Sakınma içimden baltanı
Ve sen yavaştan inanır
Usul usul tomurcuk verirsin
Sular serilir köklerine
Toprağa bağlanır gibi bağlanırsın dünyanın içine
Benim iyi hallerim hep senden bahsederken
Solgun bir buketten feragat maharet değil ki
Kolaysa ellerinle diktiğin fesleğenin saksısını duvara çalarken titreme
Eskiz bir deftere yazıldı intihar mektubun defalarca
Her yazdığında şah damarından yakına yaklaştın
Yaşama tutunduğun yerden tanıdım seni
Ve oradan daraldı nefesi
İçimdeki ağaç çürüyor
Seninle bir hesabım kalmadı
Hürsün
Hakkın var her şeye
Kuşu tenhada öldürebilirsin bile rahat uyurum dersen
Ben de sustum ya
Adaletin çarkı bozuk dünyada yapma diyenin de olmaz
Rastlantının peşinden sorgusuz sualsiz yayan gidecek yanımda güç kalmadı
Hafızama kazıdığım yol silikleşti gelemem
Kalbimin miğferi çatladığında ilk merminin senden isabet edişinin gücenmişliği doldurdu hatıratı
Alıp veremediğim bir şey yok seninle
Seni alıp verememenin zehirli fikri dışında
Beni çağırdın yoksun evde
Çağırdın beni yoksun
Bizi çağıracaklar yokuz haliyle
İçimdeki çürük ağaç
Ey yaralı bahçıvan
Elleri narince
Ey merhameti içinden taşan
Sakınma baltanı