hayatım trajedilerle doluydu. ellerimi cebimden çıkarmazdım ve üniversitenin ilk günü oturduğu sıranın etrafında konuşabildiği üç kişi vardı, kolon önünü seçmemeliydi, kuşların ismini bilirdi ama ona bakmazlardı, ağaçlarla tanışamadı bile, çiçekler hep küskün, insanlaraysa açıklayamadığı bir uzaklığı var, büyük sahnede asla parlayamayacağına inanıyor, edindiği bütün arkadaşlıkları kayıp, azınlık dostlarını ise ağaç etti, vefasızlığında boğulacaktı ama ölümünün yalnızlığından geleceğini söyleyip durmasına rağmen yaşamak olmasa ölürdüm yalnızlıktan demekte abes görmüyor, bir gün bir efsane bir yazar roman yazarı yaşantısı dünya şiirinde geçiyor o röportajı verecek en çok izlenen kanalın muhabirine, inancını yitirdi. yüzyıla olan inancı üçüncü onyılın ilk ayında ikinci onyıla karıştı. Çocukken de mi böyleydim diye düşünür ve zihnimi kurcalayan hiçbir aktör, şair, ressam, politikacı, fenomen, ikon, rock yıldızı, tarih ve filozofun olmadığı beyaz bahçeye geri dönmeyi isterdim.
19.01.2020