soğuk keskin bir bıçak yarası

şu elimle deştiğin dokunuşlar

zamanı olmayan mevsimler

zamansız insanlara benzer

eski bir lakırdının iç çekişi gibi

-yüreğim yüreğine hapsolmuşken-


takvalar kâr etmez paramparça olan rüzgara

mekruh sevişmeler

meşru intikama dönüştüğünde

kirpiklerimde sakladığım hüznün yansımasını andırır

isa'nın var olmayan kırık yüzü


küçücük yağlı bir urgana

kocaman hayaller sığdırmak ya da

tanrıyla kucaklaşmak kadar

masum intiharlar var sözcüklerimde

bir zamanlar benim olan ruhum bana kendini hatırlat


bilmeni isterim ki:

kamburum ölü doğmuşsa,

bunun bütün suçlusu havva!

dudaklarında budaklanan meyveler,

yanlışa teşebbüs eder.