Güzel günleri yarınlarda yaşarız diye diye yarını tükettik,

Bugünü katlederek, hiçe sayarak; ne de olsa

Bugünlerin bir anlamı yoktu,

Bir boşluktan, yokluktan ibaretti,

Yarını arkamıza alarak bugünlerde yaşam belirtisi gösterdik,

Ve acı olan da bu sanırım,

Yarın da bugünün aynasındaki bir yansımaydı sadece.

Yarınlarda da bir hiçliğe doğru evriliyor,

Ne bugün ne de yarınlarda bir anlam kalıyor, kendi anlamsızlığında boğuluyor günler peş peşe,

Sahne artık perdeleri kapatıp sayın seyircileri selamlamadan ayrılma vakti, sahneyi sessizlikten, yalnızlıktan, kalabalıklar arasındaki kimsesizlerin ardından bıraktığı yıkıntılardan sıyrılarak

Başkalarının sahnesinden ayrılıyorum.

Sahnenizde yaptıklarım, şahit olduklarım

Artık çekilmez oluyor.

burayı karanlığa boğdunuz, aydınlığa kanat çırpıyorum tüm tanrısallıklara doğru evrilirken, yürürken.

Belki de güneşi daha yakından göresim gelmiştir, belki de ayı, belki de tanrıları.

Sonlu diyardan sonsuzluğun diyarını göresim gelmiştir, ilk düşünceden sonra ilk nefesini hissediyorum.

Her şeyin bozulmaya, yok olmaya yüz tutmuş bu insafsızlığından, yırtılırken.

Mükemmeliyetin başkentine taşınıyorum, vizesiz, sınırsız, tek bir kelime etmeden, tüm ilklerimle, kimseler olmadan ve günah dolu olarak ayrılıyorum,

İlklerin diyarına kanat çırpıyorum,

Hoşça kalın sevdiğim

Hoşça kalın sevdiklerim hoşça kalınız

Sığamadım bu zamana, boğuluyorum,

Korkuyorum boğulmaktan,

Boğulmamak için sessiz çığlıklar arasında ilerliyorum yarınlara, bugün artık yok, yarınlar da sonsuzluktan bir haber getirmiş

Gidiyorum onu duymaya, hissetmeye...