Özledim. Söylemek istediğim bir tek bu var sanırım. Geçtiğimiz o yollar da önemini yitiriyor bir türlü kazanamayınca. Bir hikaye sahibi olmak... Anlatacak birileri yokken önemsiz. Büyüyoruz sanırım. Artık ağrılardan, hastalıklardan yaşanacak onca şeyi erteliyoruz ve bunu tahmin etmesi zordu. Neleri tahmin edebilir bir insan, nelerin başına gelmesini ister? Eğer bir insansa bahsettiğimiz, başımıza iş açması sürpriz sayılmayacak insanlar tanır hale geldik. Buradan anlamanızı beklerim; yaşımız deliliği normal kılıyor artık. Fazla acı verici bir soru: Çocuk olmamıza izin verilecek yaş hangisiydi? O yaşı kaçırmamıza neden olan insanlar, bu gibi şeyleri sorun etmemesi gereken ölümlerle nasıl olur da tanışmadılar; ben onların yaşına henüz gelmedim bile. 

 Zamanın bir önemi olmadığını bağırır dururum, sesim bundan kısılır hep. Neden önemsiyorlar ya da önemsediklerini göstermek zorunda hissederek karışmak istiyorlar hayatıma, anlam veremiyorum insanlara. Bir yatağım hiçbir zaman olmadı benim. Yastık ve yorgan verseler de rahat hissetmiyorum. Keşke bu kadarıyla anlasalardı neye ihtiyacım olduğunu. Bu hayatı kendime ben sunmadım ve yaşamaya çalışmışlığım hiç olmadı. Yine de korkuyorum; ya acılar içinde ölmek yerine, ne olduğunu anlamadan ölürsem yeniden? Canımın yandığını yeniden hatırlamam gerek ve yeniden ağlamak istiyorum öfkemden. Çaresizlik nedir bilirim fakat bunu sebepten saymadım ağlamaya. Her çaresizlik hatırımda aklıma bir tek o kadın gelir; nasıl olur da hak ettiğini sunabilecek bir hayat vermediler bana? 

 Bisiklet turların sonrasında sohbetimiz... Ben yerimden edilmiş, banyoda açardım telefonlarını. Bir bilseydin hikayemi, o bakışa kurban eder miydin beni?