Yalın ayak yürüyoruz o günden beri.

Ayakkabılarımızı çaldı hayat. 

Kulağımıza okunan ezandan hemen sonra,

Namaza durunca ruhumuz.

Hadi çaldın ayakkabıyı en azından çoraplarımız kalsaydı. 

Yürürken batan taşlardan bir nebze korurdu. 

Yırtılıp görevini tamamlayana kadar.

Lakin ona da izin yok. 

Hep bir verdi beş aldı. 

Bazen hiç vermedi yine beş aldı. 

Gülüşlerimizi yüzümüzden bizzat hayatın kendisi çaldı. 

Sonra dayağı yine biz yedik annemizden. 

Niye her şeye ağlıyorsun diye kızarken bir yandan,

Bir yandan da ağlattı,

Bazen sözünün şiddetinden bazen elinin. 

Yine de küsmedik hiç annelerimize. 

Hayata küstüğümüz kadar çabuk. 


Anneye küsülür mü hiç? 



Hepimizde bir yara. 

Hepimizin alnındaki yazı kara. 

Hayatta kalmak adına tuttuğum nöbetimin adı sara. 

Sahi neydi parola. 

Heh! 

Hatırladım. 

Yaşa!