ay desem titrer gecenin laciverdi
yıldızlar bir bir düşer dallarından
mah puslu bir geceye soyunur
lâ desem neler olmaz olur ki
kafesli bir zindanın içinde
kim bilir
damla desem katresine dayanmaz
alyadan su toplamış rüyalarım
boğar miş zamanlı uykusunu
karanlık dehlizler gibi
derelerin de aktığı bir yer var
bilir bunu bilinçaltımın tuzlu su hayvanları
sânım
hikmetten delirmiş derviş
kalbini kazıtmış bir kalenderi
yurdunu bulmuş bedevidir bundan sonra
nasılsa bütün güller solgun
sana açmayan güller mezarlığında
ne desem sakattır bu namımla
kusurlu inancın haysiyetsiz ağusu
suyun yapışkanlığıyla kandırsa da beni
onu kanımdan çözeltilerde çözdüm
şüphem yok artık
bağrımdan abı hayat değil
kanın akacağına
şüphem yok
nihayet bulmamış
ütopik acıların hazretligahında
haykıran ses benim
desem inanın
ama bilin
Sadakat inanç menşeli bir mayın