— Kısa Lark, bir de soda, limonlu, evet.

— Buyurun.

— Teşekkürler, sodayı açıver sana zahmet.

— Teşekkürler, kolay gelsin.

— Yine bekleriz.

Parka doğru yürüdü. Hava serin ama park kalabalık. Boş bir banka oturdu. Bir sigara yaktı. Derin bir nefes çekti. Bir yudum soda içti. Etrafını izlemeye başladı. Yan tarafta iki yaşlı adam bağıra bağıra konuşuyorlar:

— Hükûmet maaşlara zam yapacakmış.

— Allah razı olsun onlardan.

— Devlet...

— Rab'bim...

Salıncakta çocuklar sallanıyorlar. Gülüp eğleniyorlar, bağırıp çağırıyorlar. Yaşıyorlar.

Belki yaşadıklarının farkında olmadan belki de tamamen farkında olarak. Ama yaşıyorlar.

Bir karı koca geçiyor önünden. Ellerinde poşetler. Adam:

— Kızı ara da yemeği hazırlasın.

— Bir de hazırlar ki şimdi, ne demezsin.

Adam derince bir of çekiyor ve hızlanıyor. Kadın arkada kalıyor. Söylene söylene gidiyor.

Bir nefes daha alıyor sigaradan. Sonra bir yudum soda. Genç bir kadın yürüyor şimdi önünden. Kısa saçlı, zayıf ve güzel. Kadın kafasını kaldırıyor, bakışları çarpışıyor. Hemen kafasını çevirip sigarayı ağzına götürüyor. Sanki onun arkasına saklanıyor. Utançtan terlemeye başlıyor. Kadın çoktan gitmiş.

Yaşlı bir kadın yaklaşıyor uzaktan, kendisine doğru. İki büklüm, sırtında siyah bir şal, elinde poşet. Adres soracakmış gibi tedirgin adımlarla yaklaşıyor:

— Evladım, bir mendil alır mısın? Çoluğum çocuğum aç. Evde ekmek bekliyorlar. Allah rızası için?

— Param yok!

Kadın uzaklaşıyor. Kadın yaşamaya çalışıyor. Cebinde beş lirası var ama otobüse binecek. Halbuki o yaşamıyor. Kadın ise pekâlâ yaşıyor. Kadın hayata tutunmaya çalışıyor. O hayattan çoktan kopmuş. Bir vicdan azabı duyuyor şimdi. Uzak değil evi. Yürüyebilir aslında ama kadının çocukları aç. Kadın yalancı da olabilir. Ama yaşamayan birinden daha çok hak ediyor parayı.

Bir adam geçiyor şimdi önünden. Uzun boylu, yakışıklı bir adam. Adam çocuklara bakıp gülüyor. Adam yaşıyor. Adam mutlu olabiliyor. Arkasından bakakalıyor adamın. Adam, muntazam adımlarla uzaklaşıyor.

Genç bir çift geçiyor şimdi yanından:

— Hatice'yi de çağıralım mı, diye soruyor kız.

— Gelsin, diyor erkek. Sarılıyor kıza. İmreniyor onların bu haline. Sarılmalarına, konuşmalarına, bakışmalarına, yaşamalarına... Bir iç çekip sigarayı fırlatıyor. Çöpün dibine düşüyor izmarit. Yaşlı adamlar hâlâ konuşuyor:

— Aman devletimize zeval gelmesin.

— Amin, amin!

Yaşlı kadın kendisine doğru geliyor. Hızlıca ayağa kalkıyor. Soda şişesini çöpe atıp yaşlı adamların etrafından dolanıyor:

— Bizim oğlanı da işten çıkardılar, bir senedir tazminat bekliyor.

— Allah yardımcısı olsun.