Kan basıncım yükseliyor. Her bir uzvum beynimden bağımsız hareket ediyor, nefesim kesiliyor, uğultular yükseliyor adımı çağıran kimseyi duyamıyorum, yavaş yavaş gözlerim kapanıyor, herkes telaşlı ellerim de uyuşmaya başladı… Durun, bu bir ölüm sahnesi değil, bu benim her gün yaşama tutunmak için çektiğim sancı. Abartmıyorum ya da dramatize etmiyorum, senarist değilim kendi kafamda kurgu yapmıyorum. Her gün bir parçam başkaları tarafından kopartılıyor buna engel olamıyorum, sanırım buna ben izin veriyorum ya da karşı koyamayacak kadar umutsuzum. Yıkmaya çalıştığım tabuların altında eziliyorum, aşkın evinde istenmeyen tanrı misafiriyim. Evet, istenmediğim yerde kalacak kadar yüzsüzüm de. Kaç gökkuşağı rengini soldurdum kaç kişinin ağzından ismim lanetle anıldı bilemem. Bu benim karanlık yanım kimsenin görmediği, duymadığı, anlamadığı hatta anladığı zamanlarda koşarak uzaklaştığı yanım. Yokuşları nefes nefese çıkıyorum fakat zorlanıyorum diye vazgeçecek değilim. Biliyorum, karanlık yanım aydınlanacak, anlaşılacağım. Bugün değil yarın değil ama bir gün ben de hatırlanacağım işte o zaman gerçekten yaşamaya başlayacağım.