Ne umarsın, ne bulursun hayatı yaşıyoruz. Geride bırakılan hayallerle, gerçekleşmesi uzak olan düşlerimiz oluyor hayatta. Yaşamaya cesaretimiz olmuyor. Bizi tutan prangalarımız var. Hayatta bedava olan ender şeylerden biri hayal kurmakken biz ondan bile korkuyoruz. Hayat bizim çok ilerimizde giderken biz uzaklardan hayata bakıyoruz. Hep bir kaygımız, hep bir pişmanlığımız var hayatta. Köşe bucak kaçıyoruz yaşamaktan. Nefes almak yaşamak mı sanıyordunuz?

Yaşamayı cesareti olmaktan kastım, bir şeyleri yapmaya cesaretinin olması. Alıp bir başına, ansızın çıkabiliyor muyuz ıssız sokaklara? Yorgunken yemek yapmayayım bugün herkes kendi başının çaresine baksın diyebiliyor muyuz? Yaşam bizi neden bu kadar korkutuyor ki cesaretimiz olmuyor insan gibi yaşamaya? Yüzleşmeye, konuşmaya, anlamaya cesaretimiz olmuyor. Susuyoruz, sessiz sakiniz. Kalıyoruz bir kutunun içinde iyi yaşamlar diliyor kutu, buna yaşamak denirse işte nefes alıyoruz. Yolunda gitmeyen hikayeleri yokuşa sürmek lazım ya bazen biz tümsekten dahi korkuyoruz. Gökyüzüne bakmaya korkuyoruz, bize yeni umutlar getirmesin diye. Umutlardan da korkuyoruz. Bir kere geldiğimiz keşmekeş dünyadan ödümüz kopuyor. Hayatı kabus tadında yaşıyoruz. Kötülerin efendisi olmuşuz, iyiliklere nefretle bakıyoruz. Herkesi yanlış anlıyoruz daha kötüsü hiç anlamıyoruz birbirimizi. Yolda yürüyen insanlara günaydın demeye korkuyoruz. Yaşamaya cesaretimiz yok işte, prangalardan kurtulamıyoruz. Prangalar bize rahat gelmiş artık hissetmiyoruz. Güven veriyor o prangalar bilmediğimiz yollardan gitmektense tutsak olmayı seçiyoruz. Dışarı çıkıp dans etmekten, şarkı söylemekten dahi korkuyoruz. Özgür olmaktan ödümüz patlıyor. El alem ne der düşüncesiyle beynimizi öldürüyoruz. Yaşamaya cesaretimiz olmuyor, hayat önümüzden geçiyor biz seyircileriz, bir sonraki kanala geçiyoruz. Gerisinde kalıyoruz tüm dünyanın. Kalmayanların hatrına dönüyordur belki de dünya. Yaşamaya cesareti olanlara kadehleri kaldıralım o zaman biz de o cesaret uğrasın dilekleriyle masal anlatalım kendimize.