Baştan aşağıya kırgınlıkla dolup taşmışım şu sıralar.

Yıpranmış,sayfaları koparılıp bir kenara atılmış kitaplar gibi hissediyorum.

Bazen bazı şeyler ağır gelir ya hani insana, sonrasında o ağırlığın altında ezilirsin bir müddet. Şaşkın şaşkın bakarsın etrafına, anlam veremezsin ne olduğuna.

Oysaki aralık kapı bıraktığın insan o kapıyı suratına çarpmıştır. Gönlünü almasını beklerken daha da kırılmışsındır.


Yaşanılan güzel anıları silip atmak bazı insanlar için o kadar kolaymış meğersem. Bir ihtimal eskisi gibi oluruz deyip aralık kapı bıraktığın insan o kapıyı çehrenin tam ortasına kapatırmış. Belki de yol vermem gerekirdi en başından.


Lakin yapamadım,senin aksine anıları o kadar kolay silip atamadım.

Söylemek istediğim çok şey varken sustum.

Koşmak istediğim yerde beklenilmediğimi hatırladım.


Bir ara annem;kazanmak istediğin kişiden adım bekleme eğer istiyorsan sen at o adımı şeytanın bacağını kır insanlık sende kalsın, dönerse senindir dönmezse yol ver gitsin hiç senin olmamış demektir, demişti.

İnsanlıktan anlamayana aralık kapı bırakmamak gerekiyormuş anne.


Günün birinde her şey dünde kalacak, yaşanılanlar acıtmayacak, acıtsa dahi koymayacak.

Geçti,bitti, yaşanmadı say. Bir önemi kalmadı.

Artık bizde iki yabancıyız.