Yaşım 30. Fotoğrafta gördüğünüz kişiler ise babam ve ben.Sizler gibi eskiye dair sınırsız hatıralarım yok belki ama , çocuklarımı yetiştirirken bile ders aldığım , geçmişimde bazı yaralar var.
Benim babam kendimi bildim bileli özel şöför olarak görev yapar. Patronu aradığında saat kaç olursa olsun hazırlanıp giderdi.Çalışma düzeninde pazar tatili bile yoktu.Hatta bazı günler şehir dışına çıkar ve günlerce yolunu gözlerdik.Patronunun 3 tane çocuğu vardı.Biri benim yaşımdaydı.Tabi ki sınavlarımız denk gelirdi.Babam kapıda beni değil onu beklerdi.O zamanlar çok kıskanırdım onu.Sonuçta bende bir çocuktum.Hastalandığım zamanlarda ise başımda hep annem olurdu. Babam ise işte.
Kızımın yanında olamıyorum diye, telefonda babamın ağladığı günleri biliyorum.O zaman önce babama kızardım, sonrasında bizim için çalıştığını söyler babamı ve kendimi teselli ederdim.
Hep babam diyorum ama aslında annesiyle de çok anı biriktiremeyen bir çocuktum ben.Annemi 4 sene önce kanserden kaybettim.Hemde çiçeği burnunda bir anneydim.Geriye dönüp baktığımda hatırladığım bir kaç hatıra sadece. O hatıralarda da son 5 senesi hastalıkla mücadele eden , bedeni günden güne eriyen bir anne vardı.Çaresizce beklemiştik ölümünü. Yapacağımız hiç birşey yoktu onun için. Sadece gözyaşlarımızı içimize akıtıp , gülümseyerek , ona herşeyin geçeceğini söyleyebiliyorduk. Aslında o da biliyordu geçmeyeceğini.
Şimdi 30 yaşındayım.4 yaşında ikizlerim var.Geçen gün , babam bize geldiğinde , hep birlikte bizim kuzuları parka götürdük.Babamla birlikte tahterevalliye bindik.Kaydiraktan kaydıdığımda aşağıda beni bekleyen babam vardı. O anlarda öyle bir mutluluk vardı ki içimde , daha önce böylesini yaşamamıştım. O an anılarımı yokladım. Ve diyebildim ki , "Ben daha önce babamla hiç parka gitmedim."
Benim anılarımda annesi , babası elinden tutup parka götürülmüş bir çocuk yoktu.İşte o zaman anladım ki , çocuklarımızı parka götürüp onlarla eğlenebilmek , ölümsüz anılar oluşturuyor hafızalarında.
Şimdi ise her gün çocuklarımla dışarıya çıkıyorum.Evet belki ikisiyle zor oluyor ama buna değeceğini biliyorum.Hatta sadece onları götürmüyorum. Aynı zamanda kendimi de götürüyorum parka. Eşim " Sen çocuk musun?" diye kızıyor bazen. Ben ise hiç aldırmadan çocuklarımla salıncakta gökyüzüne ulaşabilmek için yarış yapıyorum.Kaydıraktan birlikte kayıyoruz.Hem yaşanmamış çocukluğumun acısını çıkarıyorum hem de torunlarıma , anneleri beni anlatabilsin istiyorum.
Diyebileceğim şudur ki ; çocuklarınızı eve , telefonlara, tabletlerin içine hapsetmeyin.Tutun ellerinden parka götürün , yürüyüş yapın. Ve unutmayın ki geç degil.Gerekirse bunu üç kuşak yapın ki sizin de yaralarınız sarılsın.Ama ne yapıyorsanız hakkını vererek yapın.
Gökçe SEVİM
23.08.2021