BÖLÜM I 

YAŞARKEN KEŞKELERİN


1. Hayatında herkesin illa bir ''keşke'' dediği an vardır. Yok diyenin aynaya bakmaya yüzü yoktur. ''Keşke'' okurken bile üzüntüye sokar bizi, yaşaması nasıl iyi olsun ki! Geçmiş bitmiştir herkes için. Her bitiş bir başlangıç olamaz. Bitmek tam anlamıyla geri dönüşü olamayandır. Biten bir şey için hayırlısı olsun demeyi bırakalı çok oldu. Olmuyor, öğrendim. Biten sadece sen oluyorsun.


2. Keşkelerim yaşımdan büyük çıkar diye korkuyorum. Şu anki aklım olsaydı yapardım, o an öyle gerekti... Saçında beyazlarının çıkması gibi bir cümle. Yorucu tarafı var elbette. İnsanoğlu bu... İlk anda anlayamıyor. Alışılmış, bağımlılık insana en çok zarar verendir. Ama yaşanması da gerekir. Sevip sevilmeyi öğrenmeli insan. Sonra bir köşede yalnızlığını öldürmeli. Kafanı susturmayı bilmelisin. İçini kemiren sesi susturmalısın. ''Keşke'' sana acımıyor, sen kimsin ki? 


3. Keşkeler yüzünden gerçek ben olamıyorum. Yapmacık, sahte gülüşlerin arkasına saklanıyorum. Geçmiş zamanlarda öyle insanlara acınası gözle bakardım. Geçmişte, ileride ki halimi görmüşüm meğerse. Meğerse kendimle yüzleşmişim. ''Keşke'' bilmeseydim kendimi. En azından çocuk gibi masum hissederdim hislerimi.


4. Farsçada böyle bir kelime türemeseydi “keşke.” Yalanların arasına yuva yapmış, ayıramıyoruz sanki. O zamanki insanlar ne yaşadılarsa üzüntüyü betimleyen kelimeyi bulmuşlar resmen. İnsan, insanın hayatını etkilememeli. Birçok insanı etkileyen kelime, en çokta beni... Yok etme şansım olsaydı kendimle beraber edip son kez ''keşke'' yapmasaydım derdim.


5. Güneşli havanın ardından çıkan kasvetli bunaltıcı bulut olur ya... İşte o bu!