Yaşayan bir dünya görmek isterim.
İnsanların gözleriyle görebildiği,
Kulaklarıyla duyabildikleri,
Kalpleriyle hissedebildikleri.
Bir sincabın çenesinde aldığı fındıklar.
Kasımda açan yekpare kasımpatıları.
Beyaz kürklü ayılar görmek istiyorum.
Bozulmamış, erimemiş buz kütleleri.
Hiroşima’da yeşeren yeni bir çiçeği.
Dişleriyle ölen filler görmek istiyorum
Çok değil yaşayan bir dünya.
Sevgiliye işlenmiş bir yaşmak.
Ölmek değil emelim sarı kız gibi,
Kaz Dağları’nda dolanmak istiyorum.
Kaplumbağalar gibi usulca uzun yaşamak,
Alevlerin arasında kalmak istemiyorum.
Okyanuslarda, denizlerde yüzmeliyim.
Gitmediğim mercanlık, kaya dibi kalmamalı.
Denizler bizimdi, çöplerin değil.
Kirlenmemiş bir deniz görmeliyim,
Ölmemiş kürklü fok balıklarıyla.
Çok değil yaşayan bir dünya.
Ders kitaplarında yedi kıta olmalı.
Kuşlar gökyüzünde balıklar suyun altında.
Her canlıyı yok eden canlı,
Yaşamayı öğrenmeli canlılarla.
Bu kadarı da yetmez aslında,
Kar kışın, yapraklar sonbaharda dökülmeli.
Çiçeklerin üstüne asit değil su düşmeli,
Yerde toprak olsun kümelenmiş kumlar değil.
Ağaçlar serpilsin bu toprakta bizler için.
Bizler dünyanın içerisindeyiz dünya bizim.
Çok değil yaşayan bir dünya görmeli gözlerim