Bir kalabalık içinde buluyorum, bir kalabalık içinde kaybediyorum yüzünü.

Soruyorum, en saklandığıma seni

O da görmüş, biliyor; hiç olmayacak kadar iyi, yerini bana söylüyor.

Oturmuşsun, yokluğunda eksik kalan köşene, seyrin üstümüzde.

Sen ki çocukluğumun en güzel hayali, silüetini doldurmaya gelmiş gibisin.

Gülüşün... Gülüşün hiç ölmemiş gibi.

Geri gelmişsin, sus, bilmesin kimse!

Bilen de sussun, gitmedin, hiç gitmemişsin.

Kahveni getirdim, buyur. Sanki on yıl geçmemiş gibi; bir de kırk yıllık hasret ekleyelim muhabbetimize.


[çocukluğumda kaybettiğim neneme]