En kötüsü de bu sanırım. Bir şeylerin hep yavaş yavaş oluyor olması. Hayat insana her zaman koşarak geçebileceği engin bir düzlük sunmuyor, hep dağlar ve hep yokuşa sürüyor. Dönüp baktığında kendini görüyor olmakta yaşarken sadece yokuş çıkmaktan başka bir şey yapmadığını yani yavaş yavaş nasıl öldüğünü gösteriyor. Ama bir gün o zirveye çıktığında yüksek düz bir ovada koşabileceğinin hayalini kurmak umut etmekten geçiyor. İnsan umut etmeden yaşayamaz. Yavaş yavaş ölünen yerleri ve zamanları yamaca gömüp zirvenin ardının güzelliklerle dolu olduğunun hayallerini beslemek gerekiyor. Çaresisiz diye baktığımız her noktada yanılıyoruz. Çünkü çaresizlik akıllı insanı zirveye taşır.