Şöyle bir söz okudum,


“Neye tahammül ettiğine dikkat et, 

İnsanlara sana nasıl davranacaklarını öğretiyorsun”


Aklımdan çıkmıyor. Ne kadar harika, ne kadar derin bir o kadar da basit değil mi?


Eee şimdi ne oldu peki? 

Meğer üzüldüğüm her şey benim suçummuş.

Beklediğim , ertelediğim, sustuğum her şeyin sebebi Hasret’miş.


Ulan Hasret.!


Her gün bir şey öğrendiğim bu sonsuz bilgi ve farkındalık yolculuğunda sanırım bu sözle “uyanış” leveline atladım.


Bana zaten bunun böyle olduğunu Kafka anlatmaya çalışmıştı ama dolaylı yoldan aymamış benim yarım aklım meseleye.

Geçmişin ve bugünün sorumluluğunu üstüme almak , hesabı ödeyecek kişinin “kendim” olması bana extra bir sakinlik verdi. Bir de dik bir duruş.

Öncekiler için veresiye defterini savurdum zihnimde Alanya’da denize…

Borç benim , defter benim. 


Çocukluğuma kadar deştim tüm kapattığım çekmeceleri.

Günler geçiyor aklımdan çıkmıyor bu sözler.

Her bir davranışsal olayda başlıyorum sorgulamaya. 


Evet evet gerçekten de benim müsaadelerim sonucu bugünüm. 

Evim, arkadaşlarım, ailem, komşularım, iş arkadaşlarım… hepsine bana nasıl davranacaklarını ben öğretmişim.


Öğretemediğimi zaten ekarte etmişim.


Hepsi bilinçdışı.

Ya da bilinçaltı.

Belki bilinçüstüdür.

Bilincin yandan yemişi.

Arabada beş evde on beş.

 

Hahaha


Ciddi kalma sürem bu kadar. 


Kayahan’dan Söz Güzelim şarkısı olsun yazımızın  melodisi. 


Yazzzz bii yere güzelim yok olaaamazz…


diye başlıyor ya. 

Sizler de yazın bir kenara ki;

hayatınıza giren herkese, size nasıl davrandıklarını ,

sizin öğrettiğinizi unutmayın.