Çocukluğumda tüm sokaklar kalabalık gelirdi bana. Tüm arabalar sanki bir tır büyüklüğündeydi. Yerden yemlerini yiyen tüm güvercinler birer kartaldı benim için. Gökyüzü daha büyük, dünya daha genişti. Yollardan daha çok insan geçerdi sanki ve kafamı kaldırıp insanların yüzüne baktığımda gözleri birer keskin dildi. İnsanlar birbirlerine bakıyor ve susuyorlardı. Susan dilin gözlerde bıraktığı o hisler buharlaşıp yapmacık birer gülümsemeye dönüşüyordu. Birçok gülüşün sığdığı bu sokaklara yağan yağmurlar sel olup kalbimi boğuyordu.


Birer yaz yağmuruydu benim için sokaklar, nemli ve boğucuydu. Mütemadiyen geçen insanlar birer hatıra bırakıyordu; bir ayak izi, bir dökülen saç teli, yağmurlarda koşuşturan insanların üstüne bastığı su birikintisi sesi... İnsanlar iz bırakmadan geçip gidemiyordu sokaklardan, koşuşturma telaşı içinde bir kahkaha sesi yankılanıyordu ağaç yapraklarında, bir gözyaşı kaldırım taşının içine süzülüyordu sessizce, arabaların acımasız ve gürültülü sesleri yeşilin tüm tonunu çürütüyordu. Yağmurun ardından çıkan güneş çimenlerde neşeye sebep oluyordu, öyle ki ettikleri dansın kokusu yayılıyordu tüm sokağa. Kimileri toprak kokusu der buna, ben toprağın kokusuna benzetemem. Toprak kimileri için anne kokar, kimileri için sevgili kokar, kimilerine ölmüş çiçeğini hatırlatır; kimileri için bağ bahçe, kimilerine kerpiçten evinin kokusu. Toprak benim için gökyüzü kokar. Tüm gece yıldızların ışığı vurur her taşına. Ayın, bulutların yansımasını taşır içinde, uzanıp baktığım zaman gökyüzüne; toprak yatağım, gökyüzü yorganım olur. Yıldızların masalıyla uyur, dünyayı unuturum.


Çocukluğumda tüm sokaklar kalabalık gelirdi bana.

Görünmez sayardım kendimi, kimse görmez, kimse bulmaz, kimse hesap sormaz. Ben çocukken tüm insanlar uzundu, kimse eğilip bakmazdı yere, herkes birer dev miydi bilmem ama ben karıncadan halliceydim. Şimdi o devlerden biri olmaktan korkar oldum, yaz yağmurlarında koşarken o su birikintisine basıp geçeceğim diye, aceleyle yaşarken toprağı fark etmeyeceğim, çimenlerin kokusunu unutacağım, yıldızlara küseceğim diye korkar oldum. Yaşamayı unutursam, nefesim gökyüzüne karıştıkça farkında olmazsam dünyanın, hatırlamak istiyorum, bir gün üstünde uyuduğum toprağın kendisi olacağım.


Yaz yağmurunun bunaltıcı düşlerinden uyanıp gezeceğim çiçeklerin arasında. Bir koku hatırlatacak bana kışın geleceğini, bunaltan yaz yağmurlarının üşüteceğini.

Şimdi sarılıyorum çocukluğuma, fısıldıyorum kulağına: "Korkma dünyadan, hiçbir şey bilmiyorsan bile, bu yağmurun sonu güneştir; unutma."