bir şehir kadar yol yürüyorum,

yüreğimden gelen kanlar,

ağrısız kalbimden vuruyor.

takatim yok, yürüyorum,

tutarsız bakışlardan bihaber suratlar,

çiçeklerin yüzüne nasıl fısıldarım?

köprülerden sarkıttığın bedeninden,

nasıl sığınırım kendimden?

nasıl tutmalıyım hayatın elinden...

ben, aciz bir kul,

adım attığım her yerde bir günah saklı,

ve yüzüm yok artık dönüp dua etmeye.

ruhum çekiliyor, kendinden sıkılıp.

paylaştığın onca kalbi nereye attın...

ben, akşamüstü batan güneş,

sana yüzünü dönen güneşle,

aynı değiliz,

olmayacağız da hayatın akışında.

ben günahlardan birikmiş doğrular,

ulaşınca bıktığım, ağladığım zamanlar,

ah ediyorum, mezarların başında.

tanımadığım birinin ölümüne ağlamak,

sıranın bende olduğunu bilmeden...

ağlamalar, haykırmalar duyuyorum arka planda,

dayanamıyorum hastanelerin kapısında,

yüreğime bir kuş oturmuş,

silemiyorum rüzgarın hislerini.

silemiyorum ay yüzlü katili.

ben, sesi kısılmış bir kadın,

yaşamaya yorulmuş bir kadın,

çabalayamayacak bir kadın.

artık sadece ölümü düşünen,

ve kendinden saklanan kadın.

git ve yaşa diyemiyorum halime,

yazdığım şiirlerden ne anlıyorsun ki zaten...