inceden inceye kopuyor yaşamak

mecal yok düşünmeye 

bir farklı akar kanım

ne de olsa akşam yeminleriyle sulanmış


kolay çoğalıyor insanlar 

ne de hevesliler küçük dağların ilahı olmaya

sual etme

ses etme

ne de olsa bencillikle suçlayacaklar 


yazdımsa iki satır kendime yazdım

kimlere nesi

tarihe inanmazdım amma bilirdim iskender büyük

dile ve kelama iman etmeyi seçen bendim 

kalemlerime tutundum her yorgun düştüğümde

iskenderinse bir kalemi var mıydı bilmem

yorgun düşen her insanın bir kalemi olmalı derdim görseydim onu

öyle ya;

yorgunluğun en büyük şahidi kalemlerdir 

atlar, yorgunluktan çatlar

nallar kalır geriye


tutulmayan sözlerin günahıysa yıllanır

toprak ve külün kardeşliğini hatırlatmayan 

ölüm bizi bulduğunda 

yazdımsa iki satır kendime yazdım 

ey ölüm