Bir çocuk serzenişiyle başladı yalnızlarımın devrimi
Sabırsızlık zamanından kalma bir çocuk serzenişiyle
Yürümeyi yeni öğrenen çocuğun heyecanıyla
Hikâyesini ben yazdım devrimin
Kimselerin haberi yokken güvercinlere anlattım önce
Özgürlük ulusunun güvercinlerine
Kızıl şaraplar içirdiler bana ağızlarıyla topladıkları üzümlerden
Bir ordu gibi sardılar etrafımı her renkten
Her renkten bayraklar taşıyorlardı kanatlarında
Özgürlük ordusu dedim onlara
Dağlarından inip kayalıklarda savaşan bir yılanla
Mağarasında Zerdüşt'ün kartalını gördüm sonra
Seyrettim hürriyet kavgasını kartalın
Güvercinlerim yardım ettiler ona
Yalnız olanlar yalnızlarladır dedi kartal
Bir şehir kurduk her bir yuvasından güvercinlerin
Sizin acizler ülkenizden uzakta bir şehir
O şehirde fitilini ateşledik devrimin sonra
Gösterişliydi devrim göklere uzanan yıldızlar kadar
Hürdü uçurtmaları kadar çocuklarımın
Devrim ki bitap düşmüş tüm ruhlara merhemdi
Korkusunun yılgınlığına esir tüm bedenlere volkan
Devrim ki tüm atlarınız birleşse alevlerin etrafında
Güvercinlerimden bir kaleyle savunurdu özgürlüğü
Çalılardan çırpılardan dağ gibi bir kale kurardı güvercinlerim
Benim kalem düşmezdi ölülerinizden yapılma mancınıklara, koçbaşlarına
Ruhlardan arındırılmış bedenlerle fethedemezdiniz yurdumu
Gedik açamazdınız benim çırpıdan kalemde askerlerim çıkardı karşınıza
Güvercinlerim, özgürlük ordum
Tepenizden taşlar yağdırır ateşler fırlatırdı ordum
O insancıl hileleriniz de yenemezdi beni
Üst insanı getirseniz
Şeytanı yardıma çağırsanız da
Yardım isteseniz de yetmezdi
Dünyevi zevkler bahçesinden beslenen firavun ordularınızdan
Kartalım karşılardı ordularınızı mavi gözlü kahramanların dağında
Sizin yılanlarınızla kavga ederdi kartalım
O leş yiyen akbabalarınız korkardı özgürlüğümüzün belasından
Bahar sağanağında gökleri çatlatan şimşekten korktukları gibi
Savaşırdı benim ateşim sizin karanlığınızla
Yangınları başlardı o savaşın ortasında korlarından ateşimin
Gece vakti yangınları
Karanlığınızı aydınlatırdı ışıkları
Sonra denizlerim, çarpışırdı korkusuzca
Yarışırdı korsan gemilerinizle kızgın denizlerim
Çatlardı okyanuslarım bir özgürlük güvercini gördüğünde
Fırtınalarınızdan korurdu onları
En azılı akşamlarınızdan kurtarırdı ordumu
Şimşeklerim, bulutlarınızdan sakınırdı hürriyetimi
İlâhlarınız durduramazdı benim rüzgârlarımı
Meryem'in özgürlük perdesi saçları dalgalanırken rüzgârda
Benim tanrımın kudreti yaratırdı cesurlar ulusunu
O yaradılış hikâyesinden tezatlara uzanan yolculuğun
En görkemli sabahlarının aydınlığına ulaşırdı düşlerimiz
Aydınlık bir hürriyet günü beklerdi bizi heyecanla
Bir ikram kapısı açıldığı o kutlu hürriyet gününün şafağında
Özgürlük güvercinlerim aynalarla karşılaşırdı tanrılarını ararken
Ateşlerim göğe marşlarıyla yükselirdi zemheride
Biz özgürlük güvercinleri yaşayacağız
Yaşayacağız o mutluluk alevinizin karşısında
Yakacağız devrimin ateşini
Çünkü hasret duyulan düşlere mucizelerle değil devrimlerle ulaşılır...