Ben yazdım. Ben sustum. Ben yazdım.
Konuştum yazdım. Ağladım yine yazdım.
Soyut ve soğuktu her şey,
Onları da yazdım.
Herkese ne olduysa anlattım.
Hiç susmadan yine yazdım.
Görünmeden geldiler.
Meltemler esti,
Bir kuru sessizlikti,
Yazıverdim.
Çığlıklar da koptu.
Kasırgalarla yer yerinden oynadı,
Benim yazmaktan başka elimden bir şey gelmedi.
Dağ gibi köprü sallandı,
Çanlar çıldırasıya çalarken
O kıyı köşelerde oturdum üç beş satır daha yazdım.
Kırların birinde bir demet seviyor sevmiyor çiçeği yeşermiş
Kokladım yaprak yaprak
İçimde filizlenen umudu yazdım.
Bütün şiir ölçülerinden uzaktayım.
Sevmek sanatı kör bir dilenci olmuş.
Kalktım bunun üzerine üstünkörü kalem tutmuş
Tüm ellere inat yeniden yazdım.
Tükettiğim bedenime baktım
Laf anlatmaktan yorulmuş aynaya
İsraf ettiğim zamanıma
Kayıtsızca harcanmış yılgın duygularıma
Lügatimdeki en ağır küfürlerle
Aynı kayıtsızlıkla önce sövdüm sonra saydırıp yazdım.
Vazgeçtim birden.
Saçmaladım. Saçmaladım. Saçmaladım.
Bağırdım. ‘’Yeter!’’ dedim.
Bir de güldüm üstüne.
Çünkü yazacaktım.
Kusana kadar, boğulana kadar da yazacağım.
Lakin bir sessizlik yok mudur konuştu.
‘’Dinginleştir artık derinlere saklanmış ruhunu.
Bırak bu satırlar şiirlere benzesin kendiliğinden’’
Sen batan güneşte ruhuna bak.’’
Kaybettim o an kağıtla kalemi.
Boğazıma diziliverdi de yazılacaklar.
Aklımdaki son satırı dalgınlığıma bıraktım.
Sahiden Sahi
17.02.2022