“Yazdıklarını yaşamaya cesaret etmek”
Önümde yaşanmamış defter yığınları duruyor bunları yazarken. Kaç satır hayaller kurgulandı ve onlardan bahsetmek bir süre sonra gerçekleşmiş saymaktı. O sayfaların arasında alternatif bir dünya var, yeni benlikler, bu dünyada kovalanan ihtimaller... Başka bir hayatı, bambaşka birini anlatan ne çok defter var önümde. Hep birlikte yaşadığın o içindeki sesi terk etmek belki de yazmayı bırakmak, onunla suskunlaşmak. Yeni hikayeler yazmaktan vazgeçiyorum, onları yaşamak için.
Şarkı dinlemeye olan bağlılığımın hep daha az kitap okumama neden olduğunu düşünürüm ve kitap okuma ısrarımın daha az şarkı dinlememe. Kitap okurken şarkı dinleme alışkanlığını hiç edinemedim çünkü ya şarkının yüreğime dokunacak sözlerini ya da kitabın dünyamı aydınlatacak bir cümlesini kaçırmaktan korktum. İkisinin de her anında orada olmak istedim. Mümkün olmadığını da çok kez deneyimledim. Şimdi aynı şeyi yeniden düşünüyorum. Yazmayı ve yaşamayı aynı anda yapmayı da hiç başaramadım. Sanki yazdıklarım yaşamama ve yaşadıklarım da yazmama engeldi. Oysa ben yaşadıklarımın yazmama hizmet etmesi beklentisindeydim çünkü herkes için öyle gibiydi. Herkes için öyle olanlar tarafından yeniden dışarıda bırakılmıştım, evet tarafından. Hayatımı alınamamış kararlarla çorak bir toprağa çevirmiş olmamdan mı yoksa yazma konusunda oldukça körelmemden mi bilmiyorum fakat ikisi birbirine oldukça düşmanlaşmış geliyor şimdi bana. Düşmanlaşmış iki taraf arasında kalmak istemezsiniz ve istememelisiniz. Yaşanan her şey sizden kaybettirir. Konuya bağlı kalmaya çalışırken kişisel gündemimden cümleler sızıyor araya. Özür mü dilemeliyim onlar için, sanmıyorum. Anlatmak, anlatılanları birbirine bağlamak ve etkileyici kılmak, adeta masumlaştırmak için süslemek cazip gelmiyor bana. Bir yazar, yazan ya da sanatçı olmak değil artık istediğim sadece söyleyen olmak hiçbir kaygı gütmeden. Kaygıları yaşama bırakıyorum, sevinçleri ve üzüntüleri yaşama bırakıyorum, aklı selim ve tutarlı olmayı yaşama bırakıyorum, kişileri etkileyerek sevilme ihtiyacımı gidermeyi yaşama bırakıyorum, bütün pozitif bakış açılarımı yaşama bırakıyorum. Buraya tortusu kalıyor hayatın.
Yazmadan yaşamak öyle kolay da değil, duraklamaksızın yaşamak demek bu. Hayatın hızlı akışı karşısında hep çaresizliğe kapılıyoruz ya o çaresizlikte yaşamak demek üstelik. Bütün özenimi adayarak bir şeyler yapabilmek istiyorum ve yaşamımı kusursuz bir esere çevirmeye karar veriyorum. Kusurların kusursuz uyumu içerisinde özgün bir eser bırakacağım benden geriye, defterlerden yaşama taşmakta olan.