Yazmaktan başka çarem yoktu. "Yazmasaydım, delirecektim." diyen Sait Faik misali kalemler yahut klavye tuşlarıyla arkadaş olmaktan başka çarem yoktu hiç. Ya da ben öyle düşündüm, anlaşılamamaktan dem vurup durdum hep. Konuştum anlamadılar, sussam zaten anlamayacaklardı. Kıyıda köşede yaşadım hayatı. Kıyımda ve köşemde mutlu olduğumu zannederek en büyük hatayı yaptım. Şimdilerde acısını mı çıkarıyorum yoksa zaten olması gereken mi bu bilemiyorum. Çokça konuşuyor, çokça anlatıyorum. Çok açıklama yapıyorsun' lar havada uçuşuyor zaman zaman. E içimde kaldı, çok doluyum ben diyemiyorum tabii. Bastırılmış duygular bir şekilde, bir zamanda illaki açığa çıkıyor. Yazmak bana iyi geliyor. Anlatıyorum ve dinliyor. Bazen bir kağıt, genellikle bilgisayar ekranı, sık sık da telefon. Yargılamayı falan bilmez, kusurlarıma da takılmıyor. Fakat yine de minnettarım her anıma. Sustuklarım, susturulduklarım, konuşacaklarım…Beni ben yapanlar da bir nevi yaşadıklarım aslında diyorum ve ne yazmaktan, ne konuşmaktan vazgeçiyorum. Şimdilik hala yazmak ön planda kendimi daha iyi ifade edebilmek için, bir gün değişir mi bilmiyorum…