(Yekler ve Raksaş, 50x70 tuval üzerine akrilik boya)

Divan-ü Lügati Türk’te de adı geçen, insan eti yiyen, kan içen , yol kesen “yekleri” ve yüceleri, şehirdeki tüm hastalıkların sorumlusu, ulu söğüt ağacında oturan üç gözlü “Raksaş’ı” resmettim.

Eski Uygur Türkçesi metinlerinde Demon, Şeytan kelimesini karşılayan birçok adlandırma vardır. Budizm veya Hint mitolojisi etkisiyle geçen adlandırmalar da vardır. Fakat özellikle üç adlandırma "içkek, özüt, yek" Türkçe kökenli Türkçeye ait kelimelerdir.

Yek kelimesi Türkçenin en eski sözcüklerinden Divan-ü Lugat'it Türk'te de vardır. Kelimenin karşılığı "şeytan" olarak geçer. Ortaçağ sözcüklerinde kötü cin, iblis anlamları taşır.

Yek kelimesinin yemek fiilinden türemiş olduğu düşünülür. Altay Türkçesinde kelime cek şeklindedir ve iştahlı, obur gibi anlamlara gelir. Yeraltı tanrısı Erlik Han'ın sıfatlarından biri de cektir. "Cek kara tös" ifadesi aç gözlü kötü ruh anlamında gelir.

Yekin yer aldığı Uygur Türkçesi metinlerinden Çaştani Bey Hikesi'nde de yek ve içkek geçer. Metne göre bu yeklerin sayıları çok fazlaydı, dört yol kavşağında, insan eti yiyip, kanlarını içip, bağırsaklarını vücutlarına sarardı. Betleri benizleri korkunç bir hal almış, düşmanca bağrışarak ellerinde üçdişli-yaba ve bayrak tutarak yüksek dağ gibi vücutlarıyla, ateş rengi örgülü saçlarını omuzlarına atıp, zehirli yılanlarla vücutlarını süsler yürürlerdi.

Metinlere Budizm Hint etkisi de olduğu için Hin vampir/şeytan Raksaş da anılır. Raksaş yeklerden üstün, onların yöneticisidir. Şehirdeki tüm hastalıkları o yayar. Şehrin batısında ulu söğüt ağacında oturur. Üç büyük gözü yakılmış meşale gibidir. Ateş rengi saçları arkasında salınır durur...