İşte esiyor rüzgar, baharı karşılamaya iniyor alageyik,

İniyor okyanuslara, boynuzunu törpülüyor rüzgar,

Ben bu masala inanıyorum, ama alageyik, konuşmuyor hiç,

Belki sesini de bırakmıştır ormanda.


Tarih bilimi antik çağların yaralarını arıyor,

O zaman ki kadınlar bir ayrı güzelmiş,

Ki hâlâ güzeller lâkin bir tanesi çingeneymiş,

Prenses olarak kayda düşmüş,

Adını da kendi koymuş, Buket.


Bir başına alageyik, kâinatı geziyor,

Kendisine sakın söylemeyin ama,

Boynuzlarını kanat zannediyor,

Aman ne komik, alageyik, inanma,

Tepeleri aşınca, dünyanın sırrını söyle bana.


Güneş bugün ısıtmadı içimizi, ne garip,

Eridi bütün camlarımız, kara çaldı gökkuşağı,

Katran kara saçları, Buket bir suç işlemiş,

Nasıl söyleyebilirim bunu,

Kim gül derdi, koynundan çıkarttığı yeşil yaprağa.


Topla kendini, seni bekliyor alageyik,

Devirme gözlerini, yolculuklar güzeldir,

Biliyorsun, on iki tılsım gizledim,

Söyleştim onlarla, seni anlattım,

Kaşlarında gizlendi evliyalar,

Dediler ki; alageyik fanidir.