Bu sabahların geleceği yok mu Abdullah?

Bir adam dediler şiire düşmüş koştum peşinden

Turuncu yelekli adamları avladık kalplerinden

Şimdi bir nârın ortasından yanmaktayız

Elin yüzüme, yüzüm parmaklarına denk düşüyor

Şirazesi kayıyor kainatın

Ve hâlâ gecedeyiz.


Güzel kadınlar pencerelerinden salınarak göz kırpıyor çirkin kadınlara

Yol boyunca kan akıtıyor cilveli sesleri

Bu pencerelerin kapanacağı yok mu Abdullah?

Bir adam dediler şiire düşmüş koştum peşinden

Turuncu yelekli adamları avladık gözlerinden

Bir bir kapanıyor pencereler

Ölüm öpüyor her bir sesi en gür olduğu anda

Cilvesi yarım kalıyor o kadınların 

"çıt" 

Kırılmalar.


Üç, beş kuruş

Yamalı dikişler dizimin kuvveti

Bu yoksulluğun biteceği yok mu Abdullah?

Bir adam dediler şiire düşmüş koştum peşinden

Turuncu yelekli adamları avladık açlıklarından

Beş, on kuruş

Kaynıyor tencereler

Kulaktan kulağa duyuralım, taş taşı öğütür'imiş.


Elin yüzüme, yüzüm parmaklarına denk düşüyor

Şirazesi kayıyor kainatın

Bir adam dediler şiire düşmüş koştum peşinden

Şiir olduk.