Ah eylül

sıyırıp tokandan başak renkli saçlarını

salıverdin mevsimine

öylesine karşımdasın

seni terliyorum

sarını döküyorsun üzerime


Kitap raflarımda martılar

kapmak için havada

bir parça kelimeyi soylu gagalarında

birbirine giriyor


düşüncelerimde güneş fazla mesai yapmış

batıyor...

bir gemi çapası gibi tutup atıyorum günü

yemek ayıran bir çocuk gibi yarın

birikmişlerimden kendine dün seçiyor


Nasıl sıraladığımızla ilgili yaşam

bir tezgahtarın önden arkaya doğru meyveleri

olgundan tatsıza perspektifi

karışarak çayımın demine

kesme şekerlerim eriyor


İçimde parlak gecekondular

çocuklar koşturuyor tozlu yollarında

resimde bir İsa üç ekmek ve birkaç balıkla

havarileri doyuruyor


Bir kadın arabaların arasında

bugün de şükür parasını

ve yokluğa sövgüsünü fakirliğin

akşam rüzgarına bakarak fısıldıyor

bir sonbahar günü belki de, doğdu o kadın

bu yüzden onun şarkısı

en çok eylüle yakışıyor