"Sen" diye yola çıkınca olmuyormuş.


"Ben" diye yola çıkarak yürümem lazımmış.


Sen yine de bakma böyle aydınlanmış gibi konuştuğuma. Etraf çok karanlık. Yönümü el yordamıyla bulmaya çalışıyorum.


Çok güzel aynalar çıkıyor karşıma. Sevimli aynalar, kültürlü aynalar, merhametli aynalar, sabaha kadar bir deniz kenarında karşılıklı birer meyve suyu içip konuşabildiğim aynalar, ben veganım diye yanımda et yemeyecek kadar da düşünceli aynalar..


Nasıl da söyledim öyle her şeyi, olduğu gibi.


Ama her seferinde, hep eksik bir şey var gibi.


Bir çatlak. Yavaşça üzerinde gezdirirsen parmağını, hiç çaktırmadan ince ince akıtıyor kanını. Kanayınca da anlıyorsun yaranın yerini, neticede bu da iyileşmene sebep oluyor. İşte bu sebep olmana halini aynadan bilmem gerektiğini düşünenler var etrafımda ve hepsi çok konuşuyor. "Tut!" diyorlar, "Aman ha, sakın bırakma! Ya sonra elinden kayar da düşüp kırılırsa ayna? O zaman kim gösterir sana iyileşmesi gereken yaralarını? Canını yakan ayna değildir hem; güzelliği, zenginliği, bilmem nesi de cabası.."


Söylesene, beni bu yoldan geçerken daha önce de görmüş müydün?


Aynanın kana bulanmış olması gerçeğinin altında, kafam ellerimin arasında, ileri geri sallanıyorum. Ne çatlağa, ne parmağıma, ne de aynalara suç buluyorum. Ama düşmesi gerekmiyor mu aynaların, tek benim tutmamla ayakta kalacaksa? Kırılacaksa da kırılmasın mı? Yansımaları kaçış yolu görmek de, sanki biraz fazla.


Kaçamam, eksik bir şey var, görüyorum.


Muhtemeldir onlar da görüyor, çünkü ben de onlara aynalık ediyorum. Ama iki taraftan birinin bırakması gerekiyor günün sonunda. Bu döneminde hayatımın, üzülerek, ben bırakıyorum. Düşmem gerekiyorsa düşeyim ben de. Kırılayım kırılacaksam. Sağ omzumun hemen arkasında bir yara var, işte onu bak, göremiyorum aynalardan.


Dinlesem de duymuyorum bu kez etrafımda konuşulanları. Kırılmaya tercih edemem, göz göre göre bir çatlağı yok saymayı. Yakıp yıkmıyorum da hiç kimseyi artık, ya temizlenen yollar sana çıkarsa diye.


Çıksa da olur, çıkmasa da olur.


Belki de bu sefer kahramanımız kendini arıyorken, seni bulur.