Yeni kelimesini sadece uyandığım güne kullanmama ithafen;
"Yeni bir gün, saat kaç fark etmiyor. Öncelerde zar zor, şimdilerde tamamen bıraktığım kahvaltı. Ne gelmiş elime, ne giyeceğim aynada göreceğim az sonra. Musluk sesi vururken kulaklarıma, aynada göz göze olduğumu fark ediyorum birileriyle sigara dumanının arasında. Hayat akarken hiç görmediğim hiç bilmediğim yerlerde, aynı yerlere basarak varacağım mecburiyetler, sorumluluklar...
İyi yanı güneşi görüyorum henüz, birkaç saat sonra aynı yerlere gerisin geriye basarken göremeyeceğim, iyice bak ona.
Ertesi gün değil de artık dün, bugün ve yarın endişesi. Zaman zelzelesi sanki öyle iç içe, arada sıkışan ben. Neden, nasıl gibi çocukça kalıplaşmış sorularda derin kayıpları fark ettikçe... Dolu dolu mücadele verdiğin her şeye; zamana, insana, kendine bir türlü karşılık alamadığında hakkını veriyor insan saygı duymadığı nice eylemlere. İçimde gitgide büyüyen korkunç meraklara gem vurmuyorum artık. Bir çocuğun parmak uçlarında uzanamadığına el olma hevesinden ruhun ötenazi fısıltılarına varmış zaman. Yine de son bir nefes, güzel bir cümle... Kim bilir, yarın güneş ben olurum."